Daha önceki
yazılarımızda metanın ne olduğunu hangi maddeler metalar grubuna girdiğini ,
metanın kullanım-değeri ve değişim-değeri den bahsetmiştik. Bu yazımızda
metadan emeğin nasıl somutlaştığını anlamaya çalışacağız.
Metaların değerleri
üzerinde dururken ilk olarak kullanım değeri ve değişim değerine bakmıştık. Bu
iki kavramın değerlerinin yanında bide emeğin değerini göz önüne aldığımızda,
emeğin değeri daha çok kullanım değerine bağlı olduğunu ve kullanım değeri
üzerinde daha çok yaratıcılığa sahip olduğunu görmek gerekir. Bu açıdan
kullanım değeri değişim değerine göre daha çok emeğin değerine yakın olduğunu
bilmekte fayda var.
“Tüm farklı
kullanım-değerlerinin her çeşidine, eşit farklılıkta yararlı emek tekabül eder
ve bunlar, toplumsal işbölümünde ait oldukları sıraya, cinse ve türe göre
sınıflandırılırlar. Emeğin bu işbölümü, metaların üretimi için zorunlu bir
koşuldur, ama tersi doğru değildir, yani metaların üretimi, işbölümü için
zorunlu koşul değildir. İlkel Hint topluluklarında, meta üretimi olmaksızın
toplumsal işbölümü vardır.” (das kapital 1.cilt 2. Bölüm s:113)
Metaları
sınıflandırması cinsine ve türüne göre olması aynı zamanda farklı iş bölümü ve
farklı iş gücü anlamına gelir. Bu açıdan yapılan tahlilde meta farkından dolayı
üretim koşulları farklı olacağı için
eşit bir emekten bahsetmek imkansız olur. Eşit emek gücü aynı zamanda eşit emek
değeridir.
İş bölümünün
farklı olması aynı zamanda meta üretimi
için işçilik yada emek eşitliği olduğu anlamına gelmez.
Bunu bir
örnekle açıklayalım.
Bir x
makinasını üretimi için anlaşan bir mühendis topluğunu iş bölümünde her bir
mühendisin makinanın tek bir parçasını üretmesi , her bir parçasının
tasarımından montajına kadar geçen sürede tüm parçaların eşit sürede değil ,
tam tersi her parçanın farklı bir üretim süresi olduğunu anlamak gerekir.
Burada şunu anlamak gerekir. Eşit zamanda üretilmeyen metalar için zamanı,
metanın değer kriteri olarak belirlemek , aynı zamanda metaların üretimi
sırasında iş bölümü eşitsizliğini de meydana getirir.
Peki zorunlu
olmayan koşula bakalım. Metaların üretimi sırasında iş bölümü zorunlu değildir.
Her bir meta üretimi sırasında iş bölümü yapmamak bu seferde zaman kaybı ve
üretim yavaşlığına neden olur. Meta üretimi için iş bölümünün tercih edilmesi
aynı zamanda işsizlik ve zaman kaybı gibi kayıplar önlenebilir.
Bütün
emekleri eşitlemek de bir eşitsizlik olduğunu unutmayalım. Uçak motoru ve
elektrik motorlarının üretim şartları ve zamanları eşit olmadığı gibi otomatik
olarak emek eşitliği dengesini bozacaktır.
Bunu da
şöyle açıklamalı bir örnekle daha iyi anlaşılabilir.
Eşit kollu
bir terazide yükün olmaması terazi dengede ve eşit konumda tutar. Bir kefesine
2 kg diğer kefesine 4 kg yük konunca bu sefer terazinin dengesi bozulur. Eğer
ki teraziyi tekrar dengelemek için her iki kefesine 1 kg yük koyunca yine
eşitsizlik bozulmayacaktır. Yani burada eşit dağıtım eşitsizlik dengesini
bozamadı. Terazinin dengesi 2 kg olan kefeye 2 kg daha eklemek , 4 kg olan
kefeye de hiç eklememek bu durumda eşitlik meydana gelir.
Öyleyse
özetlersek: her metaın kullanım değerinde bulunan yararlı emek, yani belirli
bir türde ve belirli bir amaca yönelmiş üretken faaliyet vardır. İçlerinde
somutlaşan yararlı emek, her birinde nitel olarak farklı olmadığı sürece,
kullanım-değerleri, birbirlerinin karşısında meta olarak duramazlar. Ürünleri genel
olarak meta biçimini alan bir toplulukta, yani bir meta üreticileri
topluluğunda, her biri kendi hesabına çalışan tek tek üreticilerin bağımsız
olarak yürüttükleri yararlı emekler arasındaki bu nitelik farkı, karmaşık bir
sistem, bir toplumsal işbölümü meydana getirecek biçimde gelişir.
“Üretici
faaliyet, aldığı özel biçimi, yani emeğin yararlı niteliğini bir yana korsak,
insan emek-gücünün harcanmasından başka bir şey değildir. Terzilik ve
dokumacılık, nitelik bakımından farklı üretici faaliyetler olmakla birlikte,
her ikisi de, insan beyninin, sinirlerinin ve kaslarının üretici harcamasıdır
ve bu anlamda, bunlar, insan emeği olarak aynıdır.”
Burada ki
itirazım şudur.
Dokumacı bir
halıyı dokunduğunda ve terzilik de bir pantolon diktiğin de ikisi arasında emek
farkı vardır. Bu bağlamda şöyle diyebiliriz. Bir metanın zamansal olarak daha
büyük bir sürede üretilmesi aynı zamanda metanın zorluk derecesi farkı olduğu
için aynı zamanda kas ve sinirlerin eşit şekilde yorulduğunu söyleyemeyiz. Çok
zaman alan meta üretimleri daha çok iş gücü ve zaman olarak daha çok sürenin
emeği olduğunu anlayabiliriz.
“Öyleyse,
kullanım-değeri esas alındığında, bir metaın içerdiği emek, yalnızca nitel
olarak hesaba katılır, değer esas alındığında, yalnızca nicelik hesaba katılır
ve ilkönce, yalın ve saf insan emeğine indirgenmesi gerekir. Sözkonusu olan,
birincisinde Nasıl ve Ne?, ikincisinde Ne kadar? ve Ne sürede? sorularıdır. Bir
metaın değerinin büyüklüğü, kendisinde somutlaşan emeği temsil ettiğine göre,
belli oranlarda alınan bütün metaların değer olarak eşit olması gerekir.”
Kullanım
–değeri için ne nasıl sorusunu sormadan önce ne ve nasıl kavramlarını anlamak
gerekir. Kartezyen felsefe yapmanıza gerek yok. Sadece iki kavram üzerinde bir
araştırma yapmanız yeterli olacaktır.
Şimdi bunu
anlamaya çalışalım.
Ne kavramı
nesnelere uygulanınca bilinmeyen , anlaşılmayan veya anlaşılmaya çalışmanın bir
karşılığıdır.
Nasıl
kavramı ise nesneye veya metaya uygulanınca nesnenin oluşum sürecini veya hangi
koşullarda evrildiğini kısacası “ne” kavramının anlaşılma süreçlerini meydana
getirir.
Kullanım-değerine bu iki kavramı uygulayınca , kullanımı belirli olan
metanın değerler belirsizliğine girmesine neden olur.
Değerler belirsizliğini
belirlemekte kullanılan bütün metaların kullanım değerini eşitlemek tam olarak
emek eşitsizliğine neden olacağı için bu paradoksun içinden çıkmak da kolay
olmayacak.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder