Edinimsel süreç olduğu iddiası dinsel bir öneme sahiptir. Deneyimlediğimiz gibi dünya bir süreç ,değişim,oluş,gelişme ve bozulma yeri olduğu için edinimsel ya da tüm gerçekliğin değişimin ötesinde olduğu eklinde ki karşıt fikir, dünya da ki yaşamın değersizliğine kapı açmaktadır.Temel dinsel motivasyonumuzun tüm gerçekle uyumlu olması için , tüm gerçekliğin sürecin ötesinde olduğunu inanç ,dünya ya bütünüyle katılımdan uzaklaşmanın bir ya da bir başka biçimine götürür. Ancak sürecin gerçeklik olduğunu anlamak , motivasyonu sürecin içerisin de bulunan "birlikte olmayı " yönlendirir.
Süreç olarak gerçekliğin iması, gerçeklik ile ilgili yahudi-hristiyan anlayışının başlıca sonuçlarından birisi ile uyumludur.Bu gelenekte tanrı, tarihsel süreç içerisin de aktif olarak düşünülür. Buna göre tarihsel aktivite , tarihte ki kutsal gerçekliği amaçlı-tanrısal inayet öğretisi olmayan geleneklerdekinden daha önemlidir. yahudi-hristiyan anlayışın da kesin bir şekilde etkilenen bu kültürler, kendi canlılıklarını büyük ölçüde ona borçludur.
whitehead'ın süreç anlayışı farklı bir karaktere sahiptir. O geçici sürecin aktuel bir varlıktan bir başkasına "geçis" olduğunu kabul etmektir. Bu varlıklar doğrudan varlığa geldiklerinde yok olan geçici olaylardır. Bu yok olma daha sonra ki olaylar için bir geçişe işaret eder. Zaman tek bir düz akış içerisin de değil küçük damlacıklar içerisinde varlık kazanmaktır. Canlı bir resim şöyle bir anolojiyi dile getirir. Resim sürekli bir akış içerisinde görünür oysa gerçekte o farklı yapılar serisinden oluşturulmuştur.
Dünyamızı oluşturan süreç tek bir akış ise olayların sınırları onlara algı ya da düşünce tarafından yerleştirilmek zorundadır ve bu durumda da gerçek bireyler olmayacaktır. Bu bölümün daha sonra ki aşamalarından geliştirilecek olan fikirlerin tamamı gerçek bireyler düşüncesine bağlıdır. Genellikle olaylar olarak isimlendiren çoğu şeylerin sınırları şüphesiz keyfi olarak dıştan etkilenirler. Seçim savaş fırtına derecelendirme ve ziyafet gibi olaylar bu türdendir. Ancak kendilerinden bir birliğe sahip olan olaylar vardır. Bu sınırlandırılmış türün olayları gerçek bireylerdir. Whitehead onları "aktüel durumlar " yada " deneyim durumları olarak adlandırırlar.

Gerçek bireylerin geçici deneyimler olduğu öğretisi genellikle bireyler olarak isimlendirdiğimiz şeyler zamana maruz kalan şeylerin türleri gerçek bireyler değil bu türün " toplulukları" olduğu anlamına gelir. Kişisel insan varlığı deneyim durumlarının " seri olarak düzenlenmiş bir topluluğu" dur.

Geçiş süreci ve somutlaşma süreci üzerinde ki çift yönlü vurgular , dinsel deneyimlerin çeşitliliğini anlamak için bir yöntem sunar. Bir yandan geçiş , zamanın önemini vurgularlar . Bura da bir durum bir başkasını izler. Geçmiş ortaya çıkan bu olayların bileşimidir ; gelecek durumları içermediği için kesinlikle farklıdır ve şuan , şimdi ortaya çıkan bir durumdur. Şimdi, geçmişte etkilenir ve geleceği etkiler. Zaman simetrik olarak geçmişten şimdinin vasıtasıyla geleceğe akar. Bu zamanın bir inkarı olmadığı gibi , onun döngüselliği ile ilgili bir öğreti de değildir. Her an yenidir ve hiçbir şey tekrarlanmaz. Somutlaşma sürecinin kendisinde zaman yoktur. Bu statik aktüalitenin var olduğu anlamında değil, geçişin art ardalığının uygun olmadığı anlamına gelir. HER HAREKET ŞİMDİDİR; BU ANLAMDA O ZAMANSIZIDIR.